BEŞİK ULEMASI

  • 9.03.2023 12:15
  • (4)

Osmanlı Devletinde ülke yönetiminin, iktidar sahibi babadan oğula geçmesidir. Tahtın varisinin oğulda olduğunun bildirilmesi ve oğula daha çocukken bazı unvanlar verilmesidir...

Osmanlı Devletinde ülke yönetiminin, iktidar sahibi babadan oğula geçmesidir. Tahtın varisinin oğulda olduğunun bildirilmesi ve oğula daha çocukken bazı unvanlar verilmesidir. Alimin oğlu alimdir düşüncesi on altıncı yüzyıldan itibaren uygulanmış olup, Cumhuriyet döneminde sonlandırılmıştır.

         Beşik Ulemalığı her yönetim kademesinde ve medresede de uygulanmıştır. Kariyersiz, liyakatsiz insanların yönetime atanması Osmanlı Devletinin yıkılışına neden olan en büyük etkenlerden birisidir.

         Şeyhülislam bu sistemin en üstündeydi. On yedinci yüzyılın ilk yarısında  görev alan otuz şeyhülislamdan  on üçünün babası da şeyhülislamdı, dokuz şeyhülislamın babası ulema, üçünün babası sarayda rütbeli, birinin babası tarikat şeyhi idi. Mahkeme de kadıya mülk olmuştu, doğmamış oğlu kadı ilan edilir, doğar doymaz maaşa bağlanırdı.

         AKP İktidarı dört yüzyıl sonra Beşik Ulemalığını geri getirdi. Mülakat adı altında eleme ile her türlü devlet görevlerine, kendi eş dost akraba ve yandaşlarını yerleştirdi.

         Üniversiteler bu tahribattan en büyük payı aldı. Adrese teslim kadrolar açıldı. Rektörün, Dekanın, Bakanın  vs. saymakla bitmez binlerce Beşik Uleması Üniversitelerde yerini aldı. Bunlardan bir tanesini yazmadan geçmeyelim.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un oğlu İTÜ de açılan bir kişilik bilgisayar mühendisliği araştırma görevlisi kadrosu için sınava girer ancak başarılı olamaz. Sınavı kazanan  kişinin ataması yapılmaz, sınav  ve kadro iptal edilir. Haksızlık karşısında Fakülte Dekanı ile  bölüm  başkanı istifa eder. Beş gün sonra özel şartlarla yeni sınav açılır, sonuç ne olur acaba? Tabi ki Mustafa Şentop’un oğlu sınavı kazanır, hayırlı uğurlu olsun. Anlı şanlı Rektörlerimizden. Dekanlarımızdan daha iyi mi bileceğiz.

Beşik Ulemalığının gelenek olduğu  Üniversitelerimize Düzce Üniversitesi ne kadar uydu bilemem, bilen, duyan varsa bildirsin bizde köşemizde hayırlı olsun diye yazalım, tebrik edelim. Ama ulemadan bir tanesi kendini açığa çıkardı. Düzce Üniversitesini ülke genelinde popüler hale getirdi. Ulusal medyada gündem olan o müthiş buluş, düşünüş, yorumuyla bilimsel literatüre girecek  doktora tezini sundu. “Bırak ya sanki ATOM bombası attılar” 

Deprem bölgesinde ödevini yapabilecek bir kurum, muhatap bulamayan öğrenciye verilen cevap bu maalesef. Çekilen acılar, yaşanan felaket bu ulemayı demek ki hiç ilgilendirmemiş, yazıklar olsun. Beşik Ulemalığının  prototipi, bu gibiler yüzünden bir imparatorluğu kaybettik.

Milletçe öyle bir felaket yaşadık ki, yüreklerimizin içine atom bombası atsalar ancak bu kadar parçalanırdı. Gözyaşlarımız sel oldu, feryatlarımız arşa yükseldi, birçok medeniyetlerin  kurulduğu, sanatta, edebiyatta, mimaride kültürel mirasımızın yüzyıllardır ilmik ilmik örüldüğü bir coğrafya helak oldu, Anadolu’nun o güzel insanlarının yaşadığı, bir beldemizin mazlum, mahzun, çaresizlik içerisinde kalan yüreği yanık evladımızın karşılaştığı muameleye bak. O bir delikanlı, o bir öğrenci, kim bilir nelerini kaybetmiş, nice hatıraları yok olmuş,  ahhhh vicdan, akıl, izan. Neredesin!

Mustafa Kemal Atatürk, Beşik Ulemalığının yıkıcı, tahrip edici sonucunu gördüğü için eğitime ve eğitimcilere çok değer vermiş, “Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir” diyerek öğretmenin önemini vurgulamıştır.  Muallimler cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” derken öğretmenin de vicdanlı, bilgili, aydınlık fikirli olmasını belirtmiştir.

Atatürk, sanki bu günleri görerek “Öğrenci ne yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri gözüyle bakacak ve öyle davranacaksınız” demiştir.

 Yine Atatürk’ün bir sözüyle tamamlayayım “ Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir” kendini tüketmiş, dibine ışık veremeyen kandilin etrafına ışık vermesi beklenemez.

Düzce Üniversitesini Ulusal ve Uluslar arası alanda bilimsel çalışmalarıyla en üst düzeyde görmek isteriz, bu şekilde anılmasını hiç arzu etmeyiz.   (09.03.2023)

                                                                                      

 

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Objektif Gazetesi (www.duzceobjektif.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (4)

  • Etem Yurt
    Etem Yurt
    12.03.2023 15:29

    Bu ülkede halen görevde bunun gibi çok heri var, derhal bunların üniversiteyle ilişiği kesilmeli

  • Öğretmen
    Öğretmen
    10.03.2023 06:40

    Medrese, ulema,nas aynı kafa aynı hamam aynı tas, ortaçağ zihniyeti hortladı, çağdaş bilime bilgeye ihtiyaç var.

  • Ali Ak
    Ali Ak
    9.03.2023 20:16

    Sadettin bey haklisiniz, ama rektörlük ne yapacak merak ediyorum, üniversiteden uzaklaştırılmalıdır.

  • Düzceli Sadettin
    Düzceli Sadettin
    9.03.2023 12:21

    İlginç bir yazı..Okumanızı tavsiye ediyorum. Benim kafam karıştı.Düzce Üniversitesi'ndeki Öğretim üyesinin öğrenciye tavrı ve söylemi affedilebilir bir durum değildir. Depremzedeyi tanımayan bir öğretmen öğretim üyesi ben kabul etmiyorum. Kınıyorum.

Resmi İlanlar