- 11.07.2021 13:23
- (3)
Çok uzun yaşadığımı iddia edemeyeceğim ömrümde gözlemlemelerim, yaşadıklarım, tecrübelerimle bende bir şeyler öğrendim elbette.
BİLET KESMEK-YAFTALAMAK- HAKSIZ ve HADSİZ İSNAT’LARDA bulunmak. Niye böyle bir konu seçtim:
Maalesef bana göre toplumun yarayan kanası bir absürt alışkanlığına sahip bir milletiz genelde. Ya anlamıyoruz ya da anlamaya çalışmıyoruz. Kafamızda bir şablon oluşturup genelde o şablon doğrultusunda ki bu durum işimize gelmeyen bahislerde ortaya daha net çıkıyor. İstediğimiz cevabı, tepkiyi, dönüşü alamadığımızda başlıyoruz bilet kesmeye. Bunda da nerede duracağımızı fark edemeyerek. Hele ki karşıdaki sustuysa ‘’ vur abalıya’’ misali kendini tatmin ettiği varsayımıyla türlü türlü ki bazen hakarete yaftalamalara aşığılamalara varan ötekileştirme gayretlerine giriyoruz. Hatta bu durumu adeta zafer çığlıkları atabilecek boyutlara taşıyanların olduğuna da şahit olmuşluğum vardır. Peki bu davranış şekli doğrumudur? Tabiî ki de hayır! Bana göre kişinin bilgisiz oluşu, olaylara sadece kendi bakış açısıyla bakması, empati yapamaması, genellik le de menfaatine zeval gelebileceği endişesi onu bu tür hoş olmayan duruma sokar. Kişi maalesef bunun farkına varamaz bile. Hani sevdiğim felsefi bir söylem adeta böyle durumların özeti diyebilirim.’’İNSAN İNSANI YA TAM ANLAYAMADI YA DA TAMAMLAYAMADI!’’ Çünkü insan bazen susmayı tercih eder. Bu susması bilmediğinden değil bildiğinden susmasıdır. Edep bilir susar, sabır bilir susar, saygı bilir susar, sevgi bilir susar. Bazen de anlayanı olmadığını bilir susar. Hani ‘’ Söz gümüş’se sükut altın’dır’’ atasözümüz misali. Bazen de konuşulan konu ilgi alanına girmediği içindir suskunluğu, müdahil olma istememesidir. Benimde çoğu zaman tercih ettiğim susma hakkımı kullandığım bir yöntemdir konuya müdahil olmamak adına susmak.
Niye bu konuya değindim?: ‘’ DOST DİYEBİLMEK, DOST DİYE BİLMEK’’ cümlesindeki nüans bile manayı nasıl değiştirdi gördünüz işte.Benim anlayışıma göre dost senin olmadığın yerde seni savunabilendir. Ve ben bunu zirvesine kadar yaşayanlardan biriyim.
Sentez ettiğim de tamamen menfaate dayalı bir konu üzerine sohbet eden iki kişinin bir tanesinin istediği cevabı duyamaması, beklediği tepkiyi alamaması üzerine karşısındaki şahsa çeşitli sıfatlar yüklemeye çalışmasına maalesef kulak misafiri olma talihsizliği üzerine yazıyorum bu konuyu. Hayatta en acıklı şey ‘’ bir insanın problemin kendinden kaynaklanmasını görememesi bilememesi’’olduğu kadar bir başka şekliyle de şanslılar için hayattaki en güzel tevafuk; ‘’Bir başkasında kendi kalbinin benzerine rastlamaktır’’ diyorum. İkisi arasındaki değerlendirmeyi siz değerli okurlarıma bırakıyorum.
Gelelim sonuca : hemen her yazımda ısrarla vurgulamaya çalıştığım lütfen empati duyumuzu gerektiğinden fazla kullanmaya gayret edelim. Karşımızdakini dinleyelim. Okuyalım. Araştıralım. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp tarzını benimseyelim.
Daha anlayışlı
Daha hoşgörülü
Daha verici olalım birbirimize LÜTFEN!
Yorum Yap