TEBESSÜM ETTİREN ANEKTODLAR

  • 25.07.2021 11:55

GÜLÜMSETEN YAŞANMIŞLIKLAR

Çalışma hayatımda, kesinlikle iddia ediyorum ki çalışma arkadaşlarım da beni teyit edecektir. Son derece kurallara uyan, özen gösteren disiplinli bir bireydim. Bu iddiamı da daha önceki yazılarımı okuyanlar hatırlayacaktır bir yönetici olarak kurallara önce kendim uymalı ve örnek olmalıydım bakış açımla yaşıyordum. İşe sakal tıraşı olmadan kesinlikle gitmem, kılık kıyafetime özen gösterirdim. Hatta mesai başlamadan saatlerce diyebileceğim erken  zaman diliminde işyerime giderdim. ( abartısız söyleyebilirim ki yakın çalışma arkadaşlarım bir yana diğer servis personeli bile bunun farkındaydılar ve bana ‘’ işyerini açan adam’’ lakabını layık görmüşlerdi. Bu konuda mütevazi lik yapmak niyetinde de değilim ki gerçekten de bina güvenlik nöbetçileri hariç kuruma ilk giren kişiydim. Bakımlı şık bir çalışandım. Hakkını yemekten imtina ederim ki eşim bana sonsuz destek verdi. Tarz olarak temiz beyaz gömlek giymeyi severdim.

Geçmiş zaman. Muhtemelen 94lü yıllar, yaz aylar, tam olarak ağustos sıcaklarının olduğu bir gün. Evimde bunaltıcı bir sıcak,  gece yattım. Öyle sıcak ki terlemişim. Sabah uyandığımda saat 06.00 civarıydı, ter içindeyim, hemen bir duş almaya ve tıraş olmaya banyoya gittim. Giyinip işe gitme zamanım gelmişti. Odama döndüm, eşimi uyandırmadan sessizce giyinip çıkayım diye içinde atlet dediğimiz üst iç çamaşırımı yatağın başucunda bulunan çekmeceli komadin den aldım giydim. Eşimi rahatsız etmeme adına sessiz ve çabuk hareket etmeye ışığı bile yakmamaya dikkat etmiştim. Hazırlandım çıktım işe gittim. İşyeri de sıcaktı, ceketimi çıkarıp askıya astım masamda günlük işlerimi planlıyorum. Diğer personel arkadaşlarda geldiler. Ben bir ara lavaboya gittim, orada aynadan üst başıma bakarken kahkaha atmaya başladım. Atlet demiştim ya aşağı yukarı erkek bayan atletleri aynı tasarım

 ve kalıp içersindedir. Sadece bayanlarda omuz askılarının ön tarafa bakan degaje kısmı diye anılan yerde iki askıyı birbirine bağlayan güpür (ufak bir dantel parçası)diye bilinen süslü 5 cm.lik bir parça olur.

Eşimin ve benim çamaşırlarımızın olduğu çekmeceler ayrı olmasına rağmen sanırım ben aceleden fark edemeden eşimin atletini giymişim. Beyaz gömleğin altında sırıtırcasına fark edilebiliyor. İlk anda baya bir bozuldum diyebilirim, yinede gülerek yerime geldim. Yakın çalışma arkadaşlarım iki bayan kızım ‘’ ne oldu’’ dercesine bana bakıyorlardı. Bende onlara kravatımı tam sağa çekerek ‘’ bakın ‘’ dedim. Ve durumu anlattım. Gülmekle gülmemek arasında kaldıkları belli ama beni sakinleştirmek adına ‘’ yok İlhami abi belli olmuyor sen rahat ol’’ diye beni rahatlamaya çalışıyorlar.( bu satırları okurlarsa onlarda şimdi gülümseyecektir biliyorum). Ben nedense çıkarmayı akıl edemeden gün boyu nerdeyse yerimden kalkmadan kendimi çalışmaya verdiğimi hatırlıyorum. Bu satırları yazarken bile gülümsediğimi söyleyebilirim. Eve gelip üstümü değiştirdiğimde üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi rahatlamıştım. Evde de bir süre gülme krizi devam ettiği bazen dost meclislerinde konu dağıtmak adına bahis konusu yaptığımda olmuştur.

Buradan çıkarılacak ders şu olmalıdır: zaman mekan fark etmeksizin hayat size sürprizler hazırlayabilir. Sakin olarak çözüm aramaya ya da olduğun şartları kabullenmek zorunda kalabilirsiniz. Benim için komik bir anıydı yazdım.

GATA HASTAHANESİ(2014-2015)

Rahatsızlığımın    ilk senesinde rehabilitasyon konusunda oldukça ciddi mesafeler kat etmiş araç, ekip ve uzmanlarıyla söz sahibi olmuş Ankara’da bulunan GATA askeri hastanesinde de tedavi almıştım. Öncelikle belirtmeliyim ki   mükemmel bir tesis ve uygulamalarla katkı sağlayan bir kurum. Bu vesileyle ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkese ve canla başla çalışan tüm personele(ki o dönem çoğu asker kökenli doktorlardı) TEŞEKKÜR etmeden geçmem vefasızlık olur. Fizik tedavi konusunda bir çok enstrüman kullanarak çözüm üretme çabası içindeydiler. O enstrümanlardan biride havuz terapi seanslarıydı. Görevli uzmanlar askerliğini hekim olarak yapan halk arasında asteğmen(yedek subay) diye anılan bizim çocuklarımızdı.

HAVUZ dediğimiz bölüm içine özel mineraller ilave edilen oranları takip edilen, engellilerin tekerlekli sandalye ile girebilecekleri havuza tasarlanmış bir rampası olan3 e 8 ebadında bir terapi merkezi. Neredeyse  iki hastaya bir asteğmenin düştüğü ve ilgilendiği bir ortam.

Ben biraz muzip yapıda kendimle barışık oradakilerin hepsiyle ikili ilişkilerim üst düzeyde samimi bir profil çiziyorum. Suyun içinde kaldırma kuvvetinin de etkisiyle ayaklarımız üzerinde dolaşabiliyoruz. İki küçük anımı aktarayım.

1-Karşı tarafta bir hasta(yani havuzun diğer ucu), muhtemelen asker. Sanırım sniper diye bilinen keskin nişancı tarafından kafasına mermi yemiş alın sağ üst kısmının bir bölümü yapılan ameliyatın bıraktığı izlerden olsa gerek içeriye doğru çökük. Göz teması sağladığım anda o arkadaşa gülümseyerek ‘’ geçmiş olsun tertip’’ dedim. Çünkü hastalar genelde birbirine tertip diye hitap ediyorlardı.’’ Sağol’’ diye cevap verdi.  Cevap verirken elini alnına götürerek durum bu dercesine gözlerini benden kaçırdı. Bende ‘’ düzelir düzelir ben inanıyorum daha iyi olacaksın’’ diye telkin etmeye çalıştım. O arkadaşta nezaketen de olsa bana ‘’ sanada geçmiş olsun, senin neyin var’’ deyince adeta nutkum tutuldu ama pratik hazır cevaplılığımı kullanarak ‘’ sağol tertip mayına bastım sol ayak biraz arızalı’’ ‘’ama iyiyim daha da iyi olacağım inşallah’’ ‘’ teşekkür ederim’’ diye cevaplamıştım. Benim rahatsızlığım beyin kanamasına bağlı felçti ama orda karizmayı çizdiremezdim.

2- Asteğmen karşımda diğer hastayla ilgileniyor. Bir ara göz teması kurduk. Benim aklım muziplikde. Ben ‘’ hocam ne yaptığınızı anladım, bende aynısını yapıyorum’’ diye muzipçe gülümseyerek dikkatini çektim. Ben bilerek o tavrı takınmıştım yani planımın bir parçasıydı. Ve oltaya takıldı asteğmen hoca. Bana doğru geldi ‘’ ne yapıyormuşum da anladın sen ‘’ diye sordu. Ben ‘’ ya hocam bende aynısını yaptım tamam boşver’’ dedim. Sınırları zorluyordum ki hoca kızarak ‘’ ne yapmışım?’’ dedi. Bende sırıtarak ‘’ havuza  ufak abdestinizi yaptığınızı anladım.’’ Yüzünüzden belli oluyordu bende işedim’’ dedim, ‘’HAYIR yok öyle bir şey olamazda’’ diye sert bir tepki vererek  bir isyan komutanda ‘’ derhal havuzu boşaltın’’ emri verdi. Kendi arkadaşlarıda ‘’ ne oldu ‘’ diye sorunca ‘’ havuzu tekrar hazırlayacağız’’ dedi. Zira ilave edilen mineraller tekrar ölçülerek tazelenecekti. Yani mesakkatli bir işti.   Çünkü    böyle bir şey olmamalıydı. Bahse konu havuz gerçekten titizlikle içine çeşitli takviye mineraller dikkatli oranlarda katılarak hazırlanıyordu. Ve boşaltılıp hazırlanmasıda yarım günü buluyordu. Ama olan olmuştu. İçimdeki çocuk ruhum çoktan bu muzipliği  yapmışız gibi ortaya atmıştı. Sonra özür dileyerek şaka yaptığımı söyledim. Bütün gün güldük durduk. Ondan sonra kaldığım yaklaşık 25 günlük süreçte hepsiyle çok iyi dost, arkadaş olmuştuk. Nerdeyse hadi yemeğe beraber gidelim teklifleri bile aldım diyebilirim. Benim için buruk ama tatlı bir anekdot olarak hafızamda yer alacak..

HEPİNİZE GÜLEBİLDİĞİNİZ, GÜLÜMSETEBİLDİĞİNİZ GÜNLER DİLİYORUM.

Saygılarımla,

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Objektif Gazetesi (www.duzceobjektif.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar