- 19.02.2022 13:19
- (1)
İnsan bazen ruhani pişmanlıklar yaşar ya. Bu manada bir örnekle duruma dikkat çekmek için yazmaya çalışacağım ki tahminim hepimizin farklı konular da yaşanmışlıklarımız vardır diye düşünüyorum
1981 YILI
Birçok insanın başkalarının askerlik anılarını dinlemekten zevk almadığını elbette biliyorum. Ancak konu içeriği açısından bahse konu tarih ve benim askerlik yaptığım yıllara pasaj açmak zorundayım.
T.C.nin 44. Hükümeti. Başbakan Bülend ULUSU. 3. Ordu Karargah biriminde mezun olduğum okul diplomam ( Düzce Ticaret ve Meslek Lisesi)ilgi tutularak daktilo kullanmayı bilmem dolayısıyla yazıcı olarak görev yapmaktayım. Yanlış hatırlamıyorsam ki sizler de hatırlıyor olabilirsiniz. Nisan-Mayıs aylarıydı. Sürekli gerginlikler yaşadığımız komşu ülkemiz Yunanistanın yine ülkemiz üzerindeki haksız bir ihlal manevrasına Başbakanın Bakanlar Kurulu toplantısında ‘’ olmaz böyle şey! Gereği yapılacak , karşılık verilecektir’’ sözüyle masaya yumruk atmasıyla başta TSK olmak üzere teyakkuza geçtiğimiz günler. Karargahlar da plan tatbikat ön çalışmalarının yapıldığı bir dönem. Dolayısıyla bizim karargah tada ev sahipliği yaptığımız sunumuna 100 civarı generalin katıldığı plan tatbikat. Sonradan öğrendiğime göre ilerleyen yıllarda tümgeneralliğe kadar yükselmiş o dönemde 3. Ordu harekat daire başkanı olarak görev yapan bana göre duruşu tavrı bilgisi ile tam bir asker- komutan olan hatta rütbe arkadaşlarının bile kendisiyle her hangi bir olayla karşı karşıya gelmemeye özen gösterdiği kur. Alb. Orhan ATEŞ sunum öncesi hazırlıklar için benimde olduğum 15-20 görevli askeri yazışma notlarının yazıldığı, haritaların çizildiği geniş bir odada topladı. Herkes görevini yapıyor. Yazı yazanlar daktilolarıyla, çizim yapan desinatörler rapido kalemleriyle çizim yapmaya çalışıyor. Ki üç gün sürecek bu planlama tatbikat sunumu süresince bazen gecede çalışmamız gerektiği için postallarımızı iki gün çıkartmadığımız da olmuştu. Disiplinden asla ödün vermeyen Alb. ATEŞ Salonda gezerek bizi denetliyor takip ediyordu. Askerlikte disiplinin ne demek olduğunu bildiğinizi düşünüyorum. Neyse Alb.’’ Çocuklar üstten bir düğme açıp çalışabilirsiniz’’ büyük bir keyifle üstten düğmelerimizi açtık çalışıyoruz. Bu arada tertiplerimizden olan bir arkadaşımız bizi çaysız bırakmıyor. Bende ufak bir el radyosu var inceden türkü dinliyorum. Komutanın fark ettiğini görünce saklama telaşıma Alb. ATEŞ ‘’çalsın asker çalsın’’ teklifiyle ben rahatladım radyoyu kapatmadım. İşte olay bundan sonra başlıyor.
SINIRLARI ZORLAMAK- VE UTANÇ
Hani güzel bir söylem vardır duymuşsunuzdur, biliyorsunuzdur.’’Aklına estiğini söyleyen duymak istemediklerini işitebilir’’ o kadar doğru bir söz ki. Bunu davranışlarla da özdeştirebiliriz.
Ortam ciddi ve gergin bir ortam. Çalışıyor herkes. Ve ben farkında olmaksızın radyoda çalan bir türkü ye mırıldanarak eşlik etmeye başlamışım. Türkünün coşkusuyla sanırım kantarın topuzunu fazla kaçırarak mırıldanmalarım sesli söyleme dönüşmüş. Nerdeyse bütün karagah binasını etkisine alabilecek (binanın koridor uzunluğu yaklaşık 100-125 mt. Civarında) ‘’ Askerr’’ diye sert bağırışıyla komutanın birden ortalık buz kesti. Alb. ATEŞ yanıma geldi ’’ bu ne terbiyesizlik! Yakanızı açtırdım, çay içebiliyorsunuz. Radyoya da bir şey demedim dinleyebiliyorsunuz. Ben eşek başımıyım burada birde şarkıya eşlik etmeler ne oluyor ya? Çabuk burayı terket’’ emriyle orayı terk ettim ama moral sıfır bende. Ben böyle bir saygısızlığı nasıl yaparım vicdan azabındayım. Bilenler bilir kuralları. Her şeyin bir karşılığı vardır. Yani o an olması gereken komutanın beni birkaç tokatla hırpalıyıp kıçıma tekme atarak kovmasıydı. Ki ben buna kesinlikle razıydım. Ama üstte anlattığım gibi olması şuan bile beni utandırıyor. O sözleri sevdiğim saydığım komutandan duymak yerine dayak yemeyi tercih ederdim. Hani derler ya ‘’ birkaç tokadın fiziksel acısını bir süre hisseder ama acı geçince unutursun. Ama söz öyle değil görünmez kurşun insanın yüreğini dağlıyor. Vicdan yaptırıyor. O utanç hafızana bir leke gibi yapışıyor.’’ Ki gördüğünüz gibi hala unutamamışım. Ha ders aldım mı ? kesinlikle aldım.
BİN DÜŞÜN BİR SÖYLE Ve benzer onlarca atasözümüz konunun özüne işaret ediyor.
Sonuç olarak bana göre yaşamımızın her anı bir imtihan olduğuna kesinlikle inanıyorum. Genel anlamda değerlendirmemiz gerekirse ana fikir ‘’BAZEN BİR SÖZ, BİR HİTAP, SÖYLEM BİR EL BOMBASINDAN DAHA HASAR VEREBİLİR’’
Yaşamımız da hareketlerimize, davranışlarımıza, söylemlerimize çok dikkat etmeliyiz. Kontrol daima elimizde olmalı. Kırmamalı üzmemeliyiz.
Merak edenleriniz olabilir anlatmaya çalıştığım olay öylece kapandı gitti. Bana göre komutan haklıydı. Belkide şiddet dilini kullanmadan bana bir ders vermek istemişti ve başarmıştı. Sunuma gelirsek içinde benimde katkı sağladığımız plan tatbikatı hazırlığımız başarılı bulunarak 3. Ordu karargahı olarak plaketle ödüllendirilmiştik.
Yorum Yap