- 16.08.2022 14:24
SÖZ GÜMÜŞ SE SÜKUT ALTINDIR!
Aslında hepimizin aşina olduğu bazen kullandığımız bir atasözümüz üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Şahsi kanaatim tartışılabilir bir konu başlığı olduğu yönündedir. Tabi bulunulan ortam, kişiler ve en önemlisi konu belirleyici etkendir.
Marguez’in ’’ Konuşularak anlatılmaz her şey. Bazen susmak da yeter aslında zira konuşmak bir ihtiyaç olsa da susmak bir cevaptır an la ya na’’ söylemi çoğu zaman benim de başvurduğum bir yöntemdir de işte o son kelime var ya ’’ an la ya na ‘’ kısmı karşılık buldu mu emin değilim.
Ayrıca Dervişe sormuşlar: ‘’ En zor olan nedir?’’ ‘’SÖZDÜR’’ demiş derviş. ‘’ Anlatması da zor anlaması da zor’’ tabi an la ya na
Elbette bu yazdıklarımdan her zaman susulması gibi bir kanaat edilmesini de istemem.
Konuya hakimiyetiniz, bilgi birikiminiz, kelime haznenizin dolu olması ve gerekli olduğuna eminseniz pratik zekanızı kelimelerle birleştirerek uygun cevaplar verebilirsiniz düşüncesindeyim. Çünkü bazı insanların çok hoşlarına gitmese de bazı cevapları duyması gerektiğine inanıyorum. Geçmişimizden bize kadar ulaşmış birkaç kısa anekdot aktararak ne demek istediğimi perçinleyeyim.
Rivayet olunur ki hayatını son derece mutlu huzur içinde geçiren birine bu durumu merak edip cevap arayan biri --‘’ üstat bu mutluluğunuzun, huzurunuzun sırrı nedir?’’ sorusuna üstat ağır ağır başını kaldırıp göz teması kurarak ‘’Aptallarla tartışmamak’’ cevabı vermesiyle kişi ‘’katılmıyorum’’ karşılığı vermesiyle üstat anında ‘’ Evet haklısın’’ cevabını yapıştırıp işine döner. An la ya na ……
Yüzlerce belki de binlerce gerek ulusal gerek uluslarası düzeyde örnekler görmek mümkündür. Mesela Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesi ile bilinen Diyojen bir gün dar bir sokakta zenginlikten başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. Birinin kenara çekilip yanaşmaması halinde geçişmek zordur. Mağrur zengin ‘’Ben bir serserinin önünden çekilmem’’der. Diyojen hafifçe kenara çekilerek sakin bir şekilde ‘’ama ben çekilirim’’ der. An la ya na
İstiklal Marşı şairimiz rahmetli Mehmet Akif Ersoy aynı zamanda Veteriner hekimdir. Katılmış olduğu bir resepsiyonda sözüm ona şairimizi küçük düşürüp alaya almayı hedeflemiş bir delikanlı şairimize yaklaşıp etraftakilerin duyabileceği bir ses tonuyla ona hitaben ‘’ Bildiğim kadarıyla siz baytardınız değimli ?’’der. Mehmet Akif istifini hiç bozmadan kibar bir ses tonuyla ‘’Evet buyurun benim. Nereniz ağrıyor?’’ kapak cevabı yapıştırır. An la ya na.(Baytar o dönemlerde veteriner hekimler için kullanılan bir tabirdi.)
Aslında konumuz kimya elbette değil ancak tesadüfen geçen hafta Mavi Kadın(kişisel blog)da okuyup hoşuma giden bir hanım efendininin bahse konu durum üzerine esprili yaklaşımını da buraya taşımaya karar verdim. Eminim sizde tebessüm edeceksiniz. Dünya da bilinen, keşfedilmiş işlenişlerine göre maddi değeri artabilen(altın-gümüş vb.)gaz, sıvı ve katı halde 181 element olduğu kayıt altına alındığı bilinmektedir.(detaylı öğrenmek isteyenlerin biraz araştırarak geniş bilgi sahibi olması mümkündür.) Geleyim bahse konu durumlarda hanım efendininin bana göre esprili yaklaşım söylemi: ‘’ Şartlar öyle gerektirirse, yani kafamın tası attığında gümüş altın kısmını geçer diğer elementlerimiz olan bakır ve kalayı hiç düşünmeden kullanırım’’ demiş. An la ya na J J J
Neye dikkat çekmeye çalıştığımı anladığınızı kabul ediyorum. Ve son olarak ünlü felsefeci Marcel Lenoir’in ’’Her bildiğini söyleme fakat her söylediğini bil’’ söylemi çerçevesinde bendeniz de Her şey bir yana HERKES HER ZAMAN HADDİNİ BİLMELİ diye ekleyerek keşke böyle olabilse hayat ne kadar fazla yaşanılır hal alır. İnsanlar mutlu huzurlu yaşarlar.
Yorum Yap