Düzce’nin Göçmen Topluluklarının Kısa Hikâyeleri - 3

  • 9.06.2021 22:03

Düzce’ye 1864 Çerkes sürgünü ve 1877–1878 Osmanlı - Rus Savaşı sonrası Kafkasya’dan ve Rumeli’den gelen Çerkes ve Abazaların yanı sıra Batum ve Doğu Karadeniz civarından Gürcüler, Mohdi Lazlar ve Hemşinliler, Kırımdan Tatarlar,  Rumeli’den (Osmanlı İmparatorluğu'nun Güneydoğu Avrupa'daki topraklarının tümü) Bulgaristan Muhacirleri, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar ile Selanik ve çevresinden mübadele göçmenleri (Dramalı, Vardarlı, Kavalalı ve Serezliler) iskân olundular. Daha sonraları Karadeniz’in Rize, Trabzon, Ordu ve Giresun yöresinden gelenler oldu ve bunlara Doğu Anadolu’dan gelenlerde eklendi. Düzce’de göçler sonrası oluşan etnik çeşitlilik nedeniyle tarihçiler Düzce’yi Sefine-i Nuh’a’ yani Nuh’un Gemisi’ne benzettiler.

            Yazı dizimizin ikincisinde bu göçmen topluluklardan Gürcüler ve Orduluları konu edinmiştik. Yazı dizimizin üçüncüsünde Kırım Tatarları, Yerli Kürtler ile Boşnaklar, Arnavutlar ve Pomakları ele alacağız.

Kırım Tatarları

1853–1856 Kırım Harbi’nin neticesinde 10 bin kadar Kırım Tatarı Osmanlı topraklarında iskân edildi. 1860’da ve onu takip eden bir kaç yıl içinde en az 200 bin Kırım Tatarı Türkiye’ye gitmek üzere Kırım’ı terk etti. 1860-1861 göç dalgasından sonra da 1874, 1890 ve 1902’de yeni göç dalgaları oldu.(1) Düzce Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği kurucularından rahmetli İrfan Özümcan’ın Bizim Kırım dergisinde yayınlanan ‘Kırım’dan Düzce’ye Bir Tatar Ailesi’ başlıklı anılarında Kırım Tatarlarının Düzce’ye göçlerine ilişkin bilgiler şöyle ifade ediliyor. “…Dedelerim, 1853-1854 yıllarında Kırım’dan gelmişler. Annemin babası İslam dedem, kardeşleri Mahmut ve İlyas ağalarla beraber Anadolu’ya göç ediyorlar. O zamanki hükümet, Kırım muhacirlerine yerleşim yeri olarak İzmit’i gösteriyor. Üç kardeş İzmit’e gittiklerinde, halkın sıtmadan kırıldığını, sürekli cenazelerin taşındığını görünce, buraya yerleşmekten vazgeçip Ankara istikametine doğru yola koyuluyorlar. Güzergâhları üzerindeki verimli toprakları, akarsuları görünce, çok beğeniyorlar Düzce’ye yerleşmeye karar veriyorlar. Geniş bir alandaki ormanlık bölgeyi devletten satın alarak, beşinci hane olarak yerleşiyorlar…”(2)

Prof. Dr. Enver Konukçu’nun Tatarlarla ilgili değerlendirmesi şöyledir: “Düzce’ye ulaşan Tatar ve Nogaylar, Şerefiye, Nusrettin ve Hâmidiye mahallelerini meydana getirirlerken, yeni yerleştikleri kısma da zamanın padişahı Abdülhamit’in kısa adı olan Hamidiye’yi benimsemişlerdir. Tatar ve Nogayların en yoğun yer­leştiği yerlerden biri de Düzce’nin kuzey doğuya doğ­ru gelişmesini sağlayacak olan Nusrettin Mahallesi’dir. Buradaki ilk nüfusları 310 kişi ve oturdukları mekân sayısı ise 62’dir. Hamidiye'de ise 410 kişi ve 64 hâne göze çarpmakta idi. Kırım ve Romanya’daki atalarından kalma adetlerini yaşatan Tatarlar, Hükümete hiç bir zaman zorluk çıkarmadılar. Köyler ve Kasaba arasındaki ticâri hayatın canlandırılmasını sağladılar.” Tatarlar Düzce Merkez Çay Mahallesi’ne de yerleşmişlerdir.

Yerli Kürtler

Düzce’nin ilk göçmenleri olan yerli Kürtler, aslen İran’ın Batısı ile Kuzey Irak’ın Süleymaniye bölgesi kökenli Şeyh Bezenli (Bızınlı) aşiretine mensupturlar. 1723-1727 yılları arasında gerçekleşen Osmanlı-İran Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ni desteklediler. Ancak Savaş sonucunda Osmanlı Devleti istediğini elde edemediği için Şeyh Bezenli Aşireti’de göçe zorlandı. Osmanlı Devleti kendine sığınan ve hayvancılıkla geçinen bu aşiret mensuplarını ilk olarak Süleymaniye ve Kerkük arasına bir müddet sonrada Mardin’e yerleştirdi. 10-15 yıl kadar Mardin’de yaşadılar. Oradan da Türkiye’nin belirli yerlerine göç ettiler.

Aşirete mensup kişilerin verdiği bir arzuhalden aşiretin Düzce ve Üskübü’ye 1790’li yıllarda Haymana’dan geldiği anlaşılmaktadır.(3) Yerli Türkler ile birlikte Düzce’nin eskilerinden sayılırlar. Günümüzde Ballıca, Bahçeköy, Paşakonağı, Köprübaşı İçmeler, Mamure ve Yenitaşköprü köyü Tınaz Mahallesi ile şehir merkezinde Çay Mahallesi ve Camikebir mahallesinde otururlar. Dil ve adetlerini, şimdiye kadar korumuşlardır. Osmanlı son döneminin tanınmış gazetecilerinden Tanin Gazetesi yazarı Ahmet Şerif Bey, 1913 yılında Anadolu’yu okuyucularına tanıtmak amacıyla uzun bir Anadolu gezisine çıkmıştır. Bu kapsamda Düzce’ye de uğramış ve Düzce’de yaşayan etnik gruplar hakkında da bilgi vermiştir. Kürtler için şunları söylemektedir: “Nereden ve ne vakit geldiklerini, kim olduklarını unuttukları halde dil ve adetlerini, şimdiye kadar korumuşlardır. Nüfusa oranları sekizincidir. Kürtler, kendi hesaplarına, kendi kendilerine sessiz sedasız yaşarlar, diğerleri ile o kadar karışmayı sevmezler, hatta Türklerden kız alıp vermezler. Düzce’de, 10-15 hane kadar Kürt vardır, bunlar ticaretle uğraşırlar. Diğerleri, Mamure, Paşa Konağı, Bahçeköy, Köprübaşı, Ballıca köylerinde, en çok çiftçilikle uğraşırlar. Haklarında söylenecek en doğru ve en kısa söz; Sakin, namuslu, çalışkan adamlardır.”

Boşnaklar, Arnavutlar ve Pomaklar

1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı neticesinde imzalanan Berlin Antlaşması’yla, Bosna-Hersek, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun işgaline bırakılmıştı. Buranın Müslüman halkı olan Boşnaklar ise Avusturya işgalinde yaşamayı bir türlü kabullenemediler ve Avusturya’nın yaptığı çeşitli zulümler neticesinde 1882-1900 tarihleri arasında 120 bin kadar Boşnak, Osmanlı Devleti’ne göç etti.(4) 1912 Balkan Savaşı’nda da göç eden Boşnaklar oldu. Düzce’deki Boşnak varlığının ana nedeni 1908 yılında Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhakıdır. Düzce’ye gelen Boşnaklar, Şere­fiye Mahallesi ile Nusreddin Mahallesi arasında yerleştiler.

Balkan Savaşları sonucunda Osmanlının Balkanlardan çekilmesi ile Sırpların kontrolüne geçen bölgelerde yoğun Arnavut göçü yaşanmıştır.(5) 1912 yılının Kasım ayı ile 1914 yılının Mart ayı arasında 200 binin üzerinde Arnavut göçmen Anadolu’ya gelmiştir. Osmanlı Devleti, Arnavutların bazı şehirlere yerleşimine yasak getirmiştir. İzmit ve bölgesi de bunlardan biridir. Bölgeye az sayıda Arnavut göçmen iskân edildiği için Arnavutlar tarafından kurulan köy ve mahallelere rastlamak pek mümkün değildir. 1924 Nüfus mübadelesi ile gelen Arnavut göçmenlerde olmuştur. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra da göçlerin devam ettiği gözlenmiştir.(6)

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Osmanlıya başlayan Pomak göçü 1920’li yıllara kadar devam etti. Günümüzde Pomaklar genellikle Bulgaristan’ın kuzeyinde Lofça, Plevne, Teteven, Orta Bulgaristan’da Filibe, eski Selanik, Manastır, Kosova ile İşkodra illerinde küçük gruplar halindedir. Ayrıca Rodop, Pirin ve Vardar Makedonya’sında yaşamaktadır. Güneydoğu Bulgaristan’da ise, Blagoyevgrad Eyaleti’nde, Pazarcık, Haskova ve Kırcaali bölgelerinde yaşarlar. Yunanistan’da ise en çok İskeçe, Gümülcine, Selanik ve Serez’de yaşıyorlar. Müslüman olmalarına karşın hiç Türkçe bilmezler. Kentlerde yaşayanları tümüyle Türkleşmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Pomakların yaşadığı toprakların büyük bölümü Hıristiyanların egemenliğine girince, bu bölgelerde yaşayan diğer Müslüman grupları olduğu kadar Pomaklara da dini baskılar yapılmaya başlandı. Özellikle Bulgarlar, Pomakları Müslümanlaşan Bulgarlar olarak gördüğü için, onlara dinsel baskıları daha da arttırdılar ve bilinen Pomak göçü dönem dönem 1920’li yıllara kadar sürdü.(7)

 

Düzce’nin Göçmen Topluluklarının Kısa Hikâyeleri yazı dizimizin 4. sünde Romanlar, Rumeli Göçmenleri (Dramalı, Vardarlı, Kavalalı, Serezliler) ve Doğu Karadenizliler.

KAYNAK ve DİPNOTLAR;

(1) Hakan Kırımlı, “Kırım’dan Türkiye’ye Kırım Tatar Göçleri”  http://www.kirimdernegi.org.tr/sayfa.asp?id=457, Erişim: 24.05.2013

(2) İrfan Özümcan, “Kırım’dan Düzce’ye Bir Tatar Ailesi”, Bizim Kırım Dergisi, 2006/1, sayı 9, s. 92.

(3) Zeynel Özlü, Tanzimat Döneminde Bir Batı Karadeniz Kenti: Düzce (Sosyo – Ekonomik Analiz), s. 19.

(4) 1878 Avusturya istilasından sonra Boşnaklar göç izni için Babıâli’ye müracaat ettiler. Hükümet, stratejik nedenlerden dolayı Müslüman halkın Bosna-Hersek’ten göç etmesine izin vermek istemiyordu. Bu nedenle Bosna-Hersek göçmenleri önce İşkodra, Priştine, Kosova gibi Bosna-Hersek’e yakın bölgelere göç ettiler. Bir kısmıda Anadolu’ya göç etti. 1882-1900 tarihleri arasında Bosna-Hersek’ten Türk idaresindeki topraklara, 120 bini aşkın göçmen geldi. Boşnakların hemen tamamı, Bursa ile Adapazarı arasında iskân edildi. - Raif Kaplanoğlu – Ozan Kaplanoğlu, Bursa’nın Göç Tarihi, Nilüfer Belediyesi Yayınları 2013, s.111.

(5) Arnavutlar sert ve inatçı olmalarından dolayı Osmanlı Hükümeti’nin onları iskân etmekte oldukça zorluk çektiği anlaşılmaktaydı. Hatta 26 Nisan 1914 tarihli gönderilen gizli bir bildiride; Arnavutların bazı şehirlere yerleşmesini yasaklanmıştı. Bu nedenle, Arnavut göçmenlerini ufak guruplara bölünmüş, toplu olarak yerleşmelerine izin verilmemişti. - Raif Kaplanoğlu – Ozan Kaplanoğlu, Bursa’nın Göç Tarihi, Nilüfer Belediyesi Yayınları 2013, s. 158. - Bunun izlerini bugün Düzce’de de görmekteyiz, Düzce’de hiç bir Arnavut köyü bulunmamaktadır.

(6) Düzce’ye ilk göç eden Arnavutların torunlarından olan 1958 doğumlu Enver Ardıç’ın göç hikâyesi ile ilgili dile getirdikleri şöyledir: “Biz yıllar önce Balkan Savaşı ve rejim değişikliğinden Türkiye'ye göç eden Arnavut ailenin torunlarıyız. Dedem Ali Ardıç ile büyük amcam Galip Ardıç göçten sonra Düzce'ye yerleşmişler, yiyecek-içecek işine başlamışlar. Sonra da İstanbul Caddesinde şimdi ki İş bankasının bulunduğu yerdeki dükkânlarda Ali-Galip adıyla köfte ve şıracılığa başlamışlar. Yani 1933 yılından bu yana babadan oğla bu işi sürdürüyoruz.” – Gazete Burasiduzce.com, “Düzce Köftesi Bir Markadır”, 08.01.2016, http://www.burasiduzce.com/haber-detay.asp?id=32901#.WJNyc46g_iw

(7) Raif Kaplanoğlu – Ozan Kaplanoğlu, Bursa’nın Göç Tarihi, Nilüfer Belediyesi Yayınları 2013, s. 107.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Objektif Gazetesi (www.duzceobjektif.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar